5

5

1 Şubat 2012 Çarşamba

Sağlık Alanında Kamu ile Özel Şirketler Neden Ortak Oluyor?

Kamu özel ortaklığı yöntemiyle yapılacak kamu hizmeti binalarında, temel hizmet dışındaki tüm hizmetler şirketler tarafından kâr amacı ile işletilecek, yaptıkları yatırım da kira adı altında kendilerine ödenecektir.
Kamu Özel Ortaklığı Nedir?
Kamu özel ortaklığı, devletin bir şirket grubuyla uzun süreli sözleşme ilişkisi kurması temeline dayanır. Bu sözleşmenin konusu, yapılacak bir kamu hizmeti binasının/ tesisinin tasarım ve yapımının özel şirketlerin sağlaması, devletin de 49 yıla kadar çıkabilen sürelerle şirketlere kira ödemesi ve bunun yanı sıra inşaatı yapan şirketlere temel hizmet dışındaki hizmetlerin devredilmesidir.

Türkiye’de ismi konulmadan ilk kez 2005 yılında 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Ek/7. Maddesi ile kamu özel ortaklığı kamu hizmeti alanına girmiştir. Yasa maddesindeki düzenlemeye göre, sağlık tesislerinin yapımına Yüksek Planlama Kurulu, yenilenmesine Sağlık Bakanlığı karar verir. İhaleyi alan firmaya bedelsiz Hazine arazisi devredilir. Yapım işleri kira, yenilemeler ise hizmet ve alanların ihaleyi alan firmaya bırakılması karşılığında yapılır. Kira ödemeleri döner sermayeden karşılanır. Sözleşme süresi 49 yıla kadar çıkabilir. Bu kapsamda yapılacak ihaleler Kamu İhale ve Devlet İhale yasasına tabi değildir ve damga vergisi ve harç alınmaz
2006 yılında çıkarılan Sağlık Tesislerinin Kiralama Karşılığı Yaptırılması ile Tesislerdeki Tıbbi Hizmet Alanları Dışındaki Hizmet ve Alanların İşletilmesi Karşılığında Yenilenmesine Dair Yönetmelik ise yasanın yarattığı boşluğun da etkisiyle çok geniş bir düzenleme içermektedir. Yönetmelikte “tıbbi hizmet” tanımı yapılmadığı gibi işletmek üzere yükleniciye bırakılabilecek “tıbbi destek hizmet” tanımı da bulunmamaktadır. Ancak bu yöntemle yapılabilecek sağlık tesislerinin neler olduğu sınır koymamak kaydıyla ayrıntılı olarak sayılmıştır. Yönetmeliğin 4. Maddesinin (i) bendine göre şu tesisler kamu özel ortaklığı yöntemiyle yapılabilir ya da yeniletilebilir:
Entegre sağlık kampüsü, eğitim araştırma hastanesi, devlet hastanesi, özel dal hastanesi, gün hastanesi, sağlık ocağı, klinik otel, rehabilitasyon merkezi, kanser araştırma merkezi, aşı eğitim merkezi, aşı üretim merkezi, aşı araştırma–geliştirme merkezi, ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi, toplum sağlığı merkezi, organ ve doku bankası, bölgesel kan merkezi, kan ürünleri üretim tesisi, ağız ve diş sağlığı merkezi, tüm kara, hava ve deniz teçhizatları dâhil olmak üzere 112 acil servis komuta kontrol merkezi ile destek birimleri dâhil ilgili tesisin her türlü bölümleri ve bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla, Bakanlığın yapmak ve yaptırmakla yükümlü olduğu ek binalar dâhil sağlıkla ilgili diğer tüm tesisler.
Bunun dışında morg ve gasilhane hizmetleri dahil pek çok hizmet (personel servisi, otel, otopark, banka şubesi,restoran, kafeterya, konferans ve kültür merkezi, zayıflama ve diyet merkezi, hasta danışmanlığı, bilgi işlem, yemek, temizlik, bakım, onarım gibi) işletilmek üzere yüklenicilere bırakılacaktır. Yönetmelik Sağlık Bakanlığının daha inşaat aşamasında kira ödemesinin önünü açarken kira ödemelerine ilişkin üç aşamalı garanti getirmektedir. Kiralar yapılacak tesisin döner sermaye işletmesinden, bu yeterli olmazsa Döner Sermaye Merkez Saymanlığına aktarılacak paylardan ve son olarak da Sağlık Bakanlığı bütçesinden ödenebilecektir.

Yasada bir açıklık olmamasına karşın bu kapsamda yapılacak sözleşmelerin özel hukuk hükümlerine tabi olacağı ve anlaşmazlık halinde tahkime gidilebileceği kabul edilmiştir. Öte yandan Sağlık Bakanlığı Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı tarafından yapılan tüm ihalelerde Yönetmelikte düzenleme olmamasına karşın görüntüleme ve laboratuar hizmetleri de yüklenicilere bırakılmaktadır. Yasada izin verilmemiş olmasına karşın, Yönetmelik hükümlerine göre yükleniciler, aldıkları hizmetleri alt yüklenicilere devredebilmektedir.
Sonuç olarak kamu özel ortaklığı yöntemiyle yapılacak kamu hizmeti binalarında, temel hizmet dışındaki tüm hizmetler şirketler tarafından kâr amacı ile işletilecek, yaptıkları yatırım da kira adı altında kendilerine ödenecektir. Bugün genel olarak bakıldığında kamu özel ortaklığının tüm kamuya yaygınlaştırılacağı hükümet tarafından açıklanan Orta Vadeli Program ve Kalkınma Bakanlığının genelgelerinden anlaşılmaktadır. Ayrıca Kalkınma Bakanlığı bünyesinde Kamu Özel İşbirliği Dairesi adı altında özel bir birim kurulmuştur. Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye de bu yöntemle eğitim tesisleri yaptırılabileceğine dair özel hüküm eklenmiştir. Yurt-Kur Yasasına eklenen hükümle de kamu özel ortaklığı bu alanda da kural haline getirilmiştir.

Kamu Özel Ortaklığı Uygulamaları
Türkiye’de bu kapsamda ilk ihale 1500 yataklı Kayseri entegre sağlık tesisi için 11 Nisan 2011 tarihinde yapıldı. İkinci ihale 3056 yataklı Ankara Etlik entegre sağlık tesisi ve yine 3056 yataklı Ankara Bilkent entegre sağlık tesisi, 400 yataklı Manisa Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 950 yataklı Elazığ entegre sağlık tesisi ihaleleri tamamlandı. Ayrıca Ankara Numune ve Keçiören eğitim ve araştırma hastaneleri için de yenileme ihaleleri yapıldı. Yenileme ihaleleri kantin işletmesi karşılığında binada yenileme yapılması esasına dayalı.
Kayseri için 137.73 Milyon TL, Etlik için 319 Milyon, Bilkent için de 289 Milyon TL yıllık kira bedeli belirlendi. Manisa ve Elazığ için belirlenen rakamlar ise açıklanmadı. Kayseri, Ankara Etlik ve Bilkent için belirlenen yıllık kiraların toplamı 745 Milyon 730 Bin TL. Üç ihalede oluşan toplam yıllık kira bedeli Sağlık Bakanlığı Döner Sermaye Merkez Saymanlığının toplam bütçesinin 20’de biridir. Yine sadece bu üç ihalede önümüzdeki 25 yıl için oluşan kamu borcu 18 Milyar 643 Milyon 250 Bin TL. Bu tutar Sağlık Bakanlığının 2011 yılı bütçesinden 1 Milyar TL daha fazladır. Sadece ihale hazırlıkları için döner sermaye kaynaklarından harcanan toplam tutar 8 Milyon 82 Bin 292 TL. Sırada İstanbul İkitelli, Bursa, Kocaeli, Konya, İzmir, Isparta, Mersin, Adana, Gaziantep entegre sağlık tesisleri ile fizik tedavi rehabilitasyon, psikiyatri ve yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastaneleri ihaleleri bulunuyor.
Türkiye’de sağlık alanında hızla yaygınlaştırılan ve çok büyük miktarda kamu kaynağının özel şirketlere aktarılmasını sağlayan kamu özel ortaklığı İngiltere’den model olarak alınmıştır. Ancak İngiltere’de Parlamento, yolsuzluk, hatalı muhasebeleştirme, kamu maliyesi açısından ciddi risk oluşturması, kamu yararına aykırı uygulamalar konusunda yoğun şikâyetlerin olduğu KÖO uygulamasına yönelik olarak bir Araştırma Komitesi kurulmasını kararlaştırmıştır. (http://www.guardian.co.uk/politics/2011/apr/26/pfiinquiry-commons-select-committee 11.6.2011)
Nisan 2011’de yayımlanan Avam Kamarası raporunda Quenn Alexandra hastanesinin, kira ödemelerinin neden olduğu mali güçlükleri aşmak için 700 personeli işten çıkardığı belirtilmektedir (House of Commons, 2011: 22). İngiltere’de Peterborough ve Stamford Hastaneleri Birliği kendisine bağlı KÖO hastanesinde kira ödemelerine bağlı olarak hekimlerin ve hemşirelerin de bulunduğu 300 personeli işten çıkarma kararı almıştır. İngiltere’de ulusal sağlık hizmetleri alanında Şubat 2008’de imzalanan toplam 93 anlaşmadaki toplam yatırım tutarı 10 Milyar Sterlin’in biraz üzerindedir. Bu anlaşmalar çerçevesinde Ulusal Sağlık Hizmeti tarafından 38 sene boyunca özel sektöre yıllık ödemeler yapılacaktır. Yapılacak yıllık ödemeler toplamı 2029 yılında 2 Milyar Sterlin’e ulaşacak ve toplamda yapılacak ödemeler ise 57 Milyar Sterlin olacaktır.
Sonuç olarak, kamusal sağlık hizmeti altyapılarının neden bu yöntemle yaptırıldığına ilişkin bir “gerekçe” mevzuatta bulunmamaktadır. Kaldı ki Sağlık Bakanlığı ve özel olarak ihaleleri yapan Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı da Yönetmeliğin 5. Maddesinde kural olarak konulan “şeffaflık”, “kamuoyunun bilgilendirilmesi” kurallarına uymamakta ısrar etmektedir. İhalelerde belirlenen yıllık kiralar ve sözleşme içerikleri kamuoyuna açıklanmamaktadır. Hatta Türk Tabipleri Birliği tarafından Sağlık Bakanlığı’na 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’na dayalı olarak yapılan başvurular “ticari sır” gerekçesiyle yanıtsız bırakılmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın önümüzdeki 30 yıl için borçlanmamıza neden olan, sağlık hizmetinin sunumu ve sağlık çalışanlarının statüsünü tümüyle değiştirecek uygulamalara karşı tutumunu en iyi açıklayan belge ise Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen yanıtta bulunmaktadır: “Henüz düşünce aşamasında olan ve kamuoyunu ilgilendirmeyen yapım işleri hakkında bilgi verilmesine gerek olmadığı, hastanelerin yapılacağı taşınmazların kime ait olduğu bilgisinin ise özel hayatın gizliliği ve ticari sır kapsamında değerlendirilmesinin uygun olacağına karar verilmiştir”.
* TTB Hukuk Bürosu-19 Ocak 2012